TCMB neden faiz indirdi?

Koronavirüsün Çin ve İtalya başta olmak üzere dünyada hızla yayılması ve büyük can kaybına neden olmasıyla hükümetler de işi daha ciddiye almaya başladı. Bu süreçte İtalya, Fransa ve İngiltere ciddiyetsizlikle suçlanan ülkelerin başında gelirken ABD’de de ise Trump’ın da son derece kayıtsız tavrı ve her fırsatta ABD ekonomisinin çok güçlü olduğunu vurgulaması piyasalarda da kaygıyı sınırlı tuttu.

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, üretimde ise dünyanın merkezi konumunda ve virüsün hayatı durdurmasıyla ülkedeki şirketlerin üretimi aksadı, bu ilk olarak arz yönlü sıkıntıya yol açtı. Ancak Çin’deki sorun büyüyerek devam ederken dünyanın bir diğer önemli üretim merkezi olan Avrupa’da da üretimin aksamasıyla durum giderek ciddileşti. Avustralya, Kanada ve ABD gibi Çin ile en çok ticaret yapan diğer ülkelerde de üretim yönlü sıkıntılar arttı. Virüsün can kaybını artırması ve sosyal hayatın durması ise talep tarafında da sorun yarattı. Yani son hal olarak durum hem arz hem de talep yönlü bir süreçte.
Fed, koronavirüsün ekonomi üzerindeki etkisinin yüksek olduğunu belirterek hem iki defa faiz indirdi hem de varlık alımına başlayacağını açıkladı. Fed, bunu yaparak piyasalara destek vermek istediği ama şöyle bi’ 3 Mart’a doğru gidersek Fed’in bu hamleleri ile paniğin giderek arttığını da net olarak göreceğiz. Her fırsatta Fed’i yüksek faizle eleştiren Trump ise son hamleleri geç kalınmış olarak gördü. Bu arada Trump, virüs Temmuz’a kadar devam ederse ABD ekonomisinin resesyona da girebileceğini belirtti. Şüphesiz ki bu konuda Fed zaten uyarılmıştı ve banka da olası süreçteki sorumluluğu tek başına taşımak istemedi. Yani Trump’ın Fed üzerinde baskısını kabul etmek gerekir.
Fed sonrası ECB, BoE, BoJ ve diğer merkez bankaları da faiz indirimi ya da ek araçlarla piyasalara destek vermeye devam etti, hükümetlerden de teşvikler olacağı açıklandı. Ancak piyasalardaki satışlar bırakın azalmayı giderek derinleşti. Bu noktada petroldeki kaybın etkisi de oldukça yüksek tabii.
Merkez bankalarının piyasaları destekleyecek adım atmaları elbette olumlu, ancak sürece bakarsak sadece 15 gün içinde hızlıca yapılan bu hamleler de piyasaları oldukça ürküttü. Bankaların daha sakin ilerlemesi onun yerine hükümetlerin daha öne çıkan adımlar atması gerektiği görüşündeyim.
Yurt içine gelirsek;
TCMB bugün 19 Mart’ta yapılacak PPK toplantısını öne çekti ve 100 bp faiz indirerek politika faizini %9,75 yani istenen tek haneye düşürdü. Fed başta olmak üzere hem büyük hem de küçük ekonomilerin merkez bankaları faiz indirirken sorun olmuyor da TCMB indirirken mi sorun oluyor? diye soran kıymetli okuyuculara belirtmek istediğim birkaç önemli nokta var:
-Evvela Türkiye ekonomisi, ne ABD ne Almanya ne de Japonya ile mukayese edilmemeli, çünkü biz gelişmekte olan bir ülkeyiz.
-Mukayese edeceğimiz ülke ekonomilerinde de dinamikleri göz önüne almalıyız ki bunlardan en önemlisi enflasyon!
-Türkiye’nin Temmuz’a kadar dünyada en yüksek faize sahip olan ülkeler arasında yer almasının sebebi de yine en yüksek enflasyona sahip ülkelerden olmamızdı. Bunun yanında cari açığın fazla olması, para birimindeki oynaklığın yüksek olması da ekonomimizin kırılgan olmasına neden oluyor.
-Küresel koşulların 2019’un 2. yarısında olumsuz anlamda değişmesi ve mb’lerin de güvercin tarafa geçmeleri, yurt içinde enflasyonun düşmeye başlaması, kurun belli bir bant aralığında dengelenmesi ve cari açığın da azalmasıyla TCMB faiz indirimine gitti. Son olarak enflasyonun %12 üzerinde olmasına karşın faiz indirimi enflasyon altına kadar düşürüldü. Ancak bundan sonrasında;
-Enflasyon tarafında oynaklık devam ediyor- öyle ki TCMB bugünkü toplantısında da yılsonu için aşağı yönlü riskler olduğunu belirtti.
-Gündem son dönemde koronavirüs olsa da Türkiye’nin gerek ABD gerekse Suriye konusundaki siyasi-jeopolitik riskleri devam ediyor.
-Kur tarafındaki oynaklık son 18 ayın zirvesinde, CDS’ler yeniden 500 bp üzerinde, yurt içinde döviz talebi rekor kırıyor, göstergelerde toparlanma olsa da hala sanayi üretimi, imalat PMI ve perakende satışlar dengeli bir artış sağlayabilmiş değil. İşsizlik ise ülkenin belki de en önemli sorunu olarak artmaya devam ediyor.
-Son ayda petrol fiyatlarında düşüş olması elbette enflasyon için olumlu, ancak gıda tarafında özellikle son 2 haftada yaşanan artış, yaklaşan yaz mevsiminde kuraklık nedeniyle görülecek yeni artışlar gibi enflasyonu tetikleyecek etkenler var.
Merkezin bugünkü faiz indirimiyle beraber enflasyon makası da giderek açıldı. Ayrıca yazının başında belirttiğimiz gibi kredi oranında düşüş olsa da yani bu olumlu olsa da sorun arz-talep yönlü. Yani bu süreçte elindeki malı satamayan ya da işçisinin maaşını ödeyemeyen esnaf için kredi oranının düşük olması çok da cazip değil. Hükümetin bu konuda alacağı kararlar ise son derece kritik, ülkede yaşana bu olağan üstü süreçte üreticilerin de hizmet sektörünün de perakendecinin de desteğe ihtiyacı var. Belki de Hazine’ye aktarılan akçeler tam da gereken bu günlerde kullanılır, o zaman hasar da azalır!
Son olarak merkezin risklerin yüksek olduğu bu dönemde faiz indirimini oldukça riskli gördüğümü tekrar belirtmek isterim. Fiyatlamalara bakarsak;
USD/TRY 6,50 sınırında, kurda bu seviye yakınında yükselişler ivme kaybedebilir ve yeniden 6,35’e doğru düşüşler görülebilir. Ancak küresel panik devam ederse o zaman kurda da alımlar sürebilir. 6,22 ana direnci üzerinde 6,35-6,50 görüldü, 6,80 ise son derece riskli bir seviye.

Yorum Gönder

Yukarı Çık