Şimdi Fed ne yapmış oldu?

2019 başlangıcını hatırlayalım. Aralarında benim de bulunduğum ağırlıklı analist kesimi, yatırım kuruluşları ve elle tutulur kayda değer yorumcular (!) hep birlikte Fed’in yıl içerisinde kaç kez faiz artırabileceği üzerine kafa yoruyorduk. Genel konsensüs, federal fonlama oranı aralığının yüzde 3’e yaklaştırılması ve Fed’in o noktadan sonra kafasını kaldırıp etrafta olan bitene, ekonominin durumuna, elde kalan cephaneye ve para politikası manevrasına bakmasıydı. Öyle olmadı. Bu işlere detaylı yorum yapmaya çalışanlar bir kez daha insan faktörü nedeniyle konuyu ıskaladı. Üstelik bu kez faktörü Başkan Trump’ın davranışları şekillendiriyordu. Global çapta belirsizlik katsayısı arttı, yatırımlar ötelendi, küresel büyüme IMF tarafından toplamda 5 kez aşağı yönde revize edildi. Gün sonunda Fed, 10 yıl sonra ilk kez Temmuz ayında faiz indirimine gitti. Devamında ne mi oldu? Ortalık şenliğe döndü. Anlatalım.

Fed’den faiz indirimi hamlesi gelmesi ile birlikte gelişmişinden gelişmekte olanına dek dünyanın tüm kıtalarında yer alan ülkeler faiz indirimi coşkusu içerisine düştü.Kasım 2018, Aralık 2018, Mart 2019 ve Temmuz 2019’daki “Fed iletişim kazaları” sonrasında banka bu kez süreci oldukça ciddi yönetti. Öyle ki Başkan Powell “döngü ortası ayarlama” ifadesini Temmuz toplantısı sonrasında bir daha telaffuz etmedi. Oradaki “kaza” esasen arka plandaki düşünce yapısının erken gün yüzüne vurulmasından kaynaklanıyordu. Bir nevi samimiyet başa bela açtı. Ağustos ayında finansal koşullar sıkılaştı, portföy akımları terse döndü. Üzerine bir de Başkan Trump ile Çin’in tepişmesinde yepyeni örnekler karşımıza çıktı. Doğal olarak devlet aklını bir daha Fed ele aldı, istemese de global para politikalarının jandarmalığı görevini üstlendi, Başkan vasıtasıyla dağılan algıyı resmin tamamını kapsayacak şekilde toparlama çabasına girişti. Jackson Hole’da Başkan Powell’ın 95 & 98’li yıllara yaptığı para politikası tepkisi atıfları yönlendirmenin temelini oluşturdu. O arada faiz indirimi kaynaklı ciddi portföy akımı olmasa da algıya yönelik pozitif katkı ve finansal koşulların sıkılaşmasının engellenmesi günü kurtarmaya yetti. Fed’in topa önde basma niyeti karşıdan gelen belirsizlik ataklarını şimdilik kesmeye yetti gibi. Faz-1 olarak ifade edilen Trump-Çin ateşkesi de zemini top oynayama daha uygun hale getirince 3x25bp’lık para politikası ayarlaması şimdilik tamamlanmış oldu. Peki, Fed şimdi ne yapmış oldu? Bundan sonrası nasıl şekillenir?

Fed, en özet haliyle algıyı toparlama çabasında bayrağı yine, yeni, yeniden en önde taşıdı. Bölgesel riskler kaynaklı ECB de konuya dahil olunca gelişmekte olan ülke para politikaları bir miktar haddinden fazla gevşetilmiş oldu. Dünya çapında gözlenen düşük talep-zayıf enflasyon trendi de politika belirleyicilerin ellerini rahatlattı. Tam da o nedenle geçtiğimiz hafta sadece 2 gün içerisinde GOÜ para politikaları toplamda 450bp gevşeme imkanı buldu. Dahası, 2019’da faiz indirimine gitmesi zor denen Brezilya için şimdilerde Aralık ayındaki olası 50bp indirimin ardından rekor düşük politika faizi tecrübesi ihtimali masaya geldi. Yani, Fed, geçmişte mütemadiyen olduğu şekilde partide müziğin ritmini ve sesini ayarlayan oldu.

Bundan sonrasına gelecek olursak… ABD’de temel istek büyümenin trendden uzaklaşmaması, işgücü piyasasının bozulmasını engellemek ve mümkünse enflasyonu kendi hedeflerinin hafif üzerinde (ortalama) bir süre kabul ederek hikayeyi sürdürmek. Son basın toplantısındaki 2020 ortasına yönelik yapılan yönlendirmeyi göz ardı etmeden ve-fakat müziğin düne göre daha düşük şekilde çalmaya devam edeceğini de bilerek herkesin kendi plan-programını yeniden gözden geçirmesinde fayda olabilir. İndirim sürecinin uzun soluklu bir şekilde tamamlandığını konuşmak için epey erken. Öte yandan atılan politika adımlarının gecikmeli etkileri de gözlemlenecek. Aradan geçecek zamanda ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde ivme kaybetme potansiyeli taşıdığından Fed’in gidişatı yorumlama çabası biraz daha artacak. “Bekle-gör” temasının bu denli öne çıkarıldığı ortamda zayıf Amerikan doları teması ve artan tahvil talebinin açıklayıcısı ise hikayenin bizzat Powell tarafından enflasyondaki toparlanmaya çıpalanması. Yani, her şey ne bitti ne de yeniden başlıyor. Daha sakin şekilde izleme vaktinde olduğumuzun herkes farkında.

Kuşkusuz yeni süreç aralarında Türkiye’nin de bulunduğu GOÜ davranış kalıplarını yakın dönemde gözlendiği biçimden farklı tarafa evriltecek. Mesela, atılan adımların küçülmesi belki de bir süre için atılmaması gibi. Müziğin susmadığını ama sesin azaldığını bilerek yaşamayı öğrenmek gerekecek. Kendisine özgü hikayeleri olan ve aynı adım büyüklükleri ile yola devam etmek isteyenler kuşkusuz negatif ayrışacak, risk algısı yüksek şekilde değerlendirilecek. Bugünü kurtarmak için geçmişin sempatisini kaybetmeye değer mi? Herhalde değmez.

Uzun Fed yazısını TCMB Enflasyon Raporu sunumu ile tamamlamaktan zarar gelmez. Revizyonlarda beklentilerden farklı bir şey olmadığından konunun o kısmına değinmeyeceğim. Ancak, basın toplantısındaki soru-cevap kısmının gereksiz uzun tutulduğunu düşünüyorum. Evet, iletişim. Hayır, gereksiz polemik doğma riski. Katılımcıların bir kez söz alması, belki en fazla 2–3 soru sorması, ya da o kısım içim zaman sınırlaması. Şimdilik önerilerim bunlar. Unutmayalım; azı karar. Orkun Gödek

Yorum Gönder

Yukarı Çık